eXTReMe Tracker

MÎKÂT(İHRAMA GİRME YERİ)

İhrama girme yeri ve zamanı. Mekke çevresinde, çeşitli bölge ve ülkelerden hacca gelenlerin ihrama girecekleri özel yerleri ifade eden bir fıkıh terimi; çoğulu mevakit gelir. Bir kimsenin hac veya umre için mikatleri ihramsız geçmesi caiz değildir. Aksi halde bir kurban cezası veya mikat yerine dönmek gerekir.

İhrama girme yerleri Mekke'de oturanlar veya Mekke ile mikat yerleri arasında yahut mikat yerleri dışında kalan belde ve ülkelerde oturup hac veya umre yapacak kimselere göre değişiklik gösterir (bk. "Hacc" mad.).

İkamet edilen yere göre mikatler: I. Mekke'de oturanlar: Mekkelilerin hac için ihrama girme yeri yine Mekke'dir. Hz. Peygamber Mekkelilere bulundukları yerden ihrama girmelerini emir buyurmuştur (ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, 1393/1973, y.y. III, 16). Mekke dışında, fakat harem dahilinde evi olanlar da aynı şekilde ihrama girer. Mekkelilerin umre için mikat yeri ise, dilediği herhangi bir yerden, hıll'in harem bölgesine en yakın olan yeridir. Ancak umrede ihrama girmek için hıll'in en faziletli yeri Hanefî ve Hanbelîlere göre, "Tenîm", sonra "Ci'râne", sonra "Hudeybiye'"dir. Hz. Peygamber (s.a.s), Abdurrahman b. Ebî Bekr'e, Hz. Âişe'ye Ten'îm'de ihrama girerek umre yaptırmasını emir buyurmuştur (Buhârî, Cihâd, 125, Umre, 6; Müslim, Hac, 135,136; Tirmizî, Hac, 91; Ahmed b. Hanbel, III, 309, 394).

2. Hıll'de oturanlar: Harem bölgesiyle, beş mikat yerinin çevrelediği alan arasında kalan bölgeye "hıll" denir. Hıll'da oturanların hac veya umre için ihrama girme yeri (mikat), ailelerinin bulunduğu yer veya bu yerle harem arasında kalan, hıll'den dilediği herhangi bir yerdir. Hac ve umreyi tamamlamayı emreden âyetle (el-Bakara, 2/196), Hz. Alî ve Abdullah b. Mes'ud'un görüşü buna delildir.

Hanefîler bu görüşü benimsemiştir. İmam Mâlik'e göre, bunların mikat yeri, kendi evleridir.

3. Âfâkîler: Mikat yerlerinin dışında kalan belde ve ülkelerde oturanlara "âfâkî" denir. Mikatlerin dışından hac veya umre yapmak maksadıyla Hicaza gidenler için geldiği bölge veya ülkeye göre ihrama girme yerleri belirlenmiştir. "Mikat" denilen bu yerler beş tanedir. İbn Abbas (r.anhûmâ)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.s), Medîneliler için Zülhuleyfe'yi, Şamlılar için Cuhfe'yi, Necidliler için Karnül-Menâzil'i ve Yemenliler için Yelemlem'i mikat olarak belirledi. Bunlar, belirtilen bölge veya ülke tarafından gelen diğer belde yolcuları için de mikat yeridir" (Buhârî, Hac, 7, 9, 11, 12, Sayd, 18; Müslim, Hac, 11, 12; Ebû Dâvud, 8; Nesâî, Menâsik, 19, 20-23; Ahmed b. Hanbel, I, 238). Başka bir hadiste buna Iraklılar için "zatı ırk" ilâve edilmiştir (Ebû Dâvud, Menâsik, 8).

Gelinen ülkelere göre mikatler: 1. Türkiye, Suriye, Mısır, Mağrib ve Avrupa tarafından deniz yoluyla gelenlerin mikatı Cuhfe (Râbiğ)'dir. Cuhfe ile Mekke arası yaklaşık 187 km.'dir.

2. Medîne'den gelenlerin mikatı Zülhuleyfe (Âbâr-ı Alî) olup, Mekke'ye yaklaşık 464 km. dir. En uzak mikat yeri burasıdır.

3. Irak, İran ve diğer doğu ülkelerinden gelenlerin mikatı zât-ı Irk'tır. Bu yer Mekke'ye yaklaşık 94 km.dir.

4. Kuveyt ve Necid yönünden gelenlerin mikatı bugün es-Seyl denilen Karnül-Menâzil'dir.

5. Yemen'den gelenlerin mikatı ise Mekke'nin güneyinde bulunan Yelemlem olup, Mekke'ye 54 km.dir.

Eğer hac veya umre yolcusunun yolu, bu noktalardan geçmiyorsa buraların hizalarında ihrama girilir. Medîne'ye gelenler, hac için Mekke'ye doğru yola çıkınca Zülhuleyfe'de bugün Âbâr-ı Alî denilen yerde ihrama girerler.

Dışarıdan hac veya umre için gelen kimse mikatı ihramsız geçerse ya bir ceza kurbanı keser veya geri dönüp mikat yerinde ihrama girer. Mekke'ye girme niyeti olmaksızın mikatı ihramsız geçene birşey lâzım gelmez (Ayrıntı için bk. el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', Beyrut 1394/1974, II, 163 vd.; İbnü'l-Hümâm, Fethul-Kadîr, Mısır 1316/1898, II, 131-134; el-Meydanî, el-Lübâb, İstanbul, t.y. I, 178 vd.; eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, Mısır, t.y. I, 202-204; İbn Kudâme, el-Muğnî, Kahire 1970, III, 257; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletuh, Dimaşk 1405/1985, III, 68 vd.; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, İstanbul 1991, s. 578 vd.).