2- Hz. Meryem'le ilgili bir ayet-i kerimede ise şöyle
buyrulur. "Hani melekler de: Ey Meryem, Allah seni seçkin kıldı,
seni arındırdı ve alemlerin kadınları
üzerine seçti; demişlerdi" Yani melek ona, Allah'tan vahiy
getirmişti.
Değişik izahlara göre onun arındırılması
küfürden, diğer kirlerden, hayızdan, nifastan vb.
şeylerdendir.Bununla ilgili olarak Buhari ve Müslim'deki bir
hadiste: "Erkeklerden kemâle erenler çoktur. Kadınlardan
ise Meryem bnt. Imrân ile Firavun'un karısı Âsiye'den başka
kemâle eren yoktur..." denir. Buna göre ayetteki
"seçme" ve hadisteki "kemâle erme" nübüvvet
(peygamberlik) ise hem Meryem'in, hem de Âsiye'nin nebî olmaları
gerekir. Mâmâfih bu fikirde olanlar vardır. Ama sahîh olan
sadece Meryem'in nebî olduğudur. Çünkü Allah ona, diğer
nebilere olduğu gibi melek vasıtası ile vahiyde
bulunmuştur, Âsiye'nin nebi olduğuna dâir ise açık
bir delil yoktur.
3- Gerçi bir âyet-i kerimede Hz. Musa'nın annesine de
vahyedildiği söylenir: "Hani annene vahyolunan şeyi
vahyetmiştik ki, onu sandığın içine koy ve onu
suya bırak:.."Ama buradaki vahyin "ilham etme"
tarzında bir vahiy olduğu söylenmiştir. Nitekim
Kur'an-ı Kerim'de arı'ya ve yeryüzü'ne de vahyedildiği
söylenir.
4- Mâide 75. ayetinde Meryem'e "sıddîka" dendiği
için onun nebi değil sıddık olduğunu söyleyenler
olmuşsa da onlara, bir insanın sıddîk olmakla beraber
nebî de olabilmesi mümkündür, diye cevap verilmiş ve Hz.
Ibrahim ve Idris peygamberler için Kur'an'da hem "nebî"
hem de "sıddîk" tabirleri kullanıldığı
söylenmiştir.
5- "Kadınlardan dört tane nebiyye (nebî, peygamber)
vardır; Havvâ, Âsiye, Musa'nın annesi ve Meryem"
anlamındaki sözün sabit bir hadis olmadığı söylenmiştir.
Bu zaten yukarıda zikrettiğimiz "kemâl" hadîsine
de zıttır.
6- Diğer yönden Imam Eş'âri kadın peygamberleri
(nebiyye) altıya çıkarırken -Havvâ, Sâre, Musa'nın
anası, Hâcer, Âsiye, Meryem- Kirmânî de kadınlardan
peygamber gelmediğinde icma vardır, demektedir. Kirmâni'nin
görüşü Mâtüridi'lerin görüşüdür. Bu mesele bu iki
itikadı ehli sünnet mezhebi arasındaki farklardan birini
teşkil eder.
Sonuç olarak:
Ibn Hazm bütün bu tartışmalara açıklık
getirerek der ki:
"Erkeklere verilip kadınlara verilmeyen, risâlettir (şeriatı,
kitabı ve tebliğ görevi bulunan peygamberlik), nübüvvet
(sadece vahiy alan, teblig görevi olmayan peygamberlik), değildir.
Allah, birisine henüz olmamış bir şeyi ve bir
takım emirleri, gerçek ve Allah'tan olduğu kesin bir
şekilde bildirmişse buna "nübüvvet"den başka
bir ad verilmez... Allah Musa'nın annesine çocuğunu suya
bırakmasını bildiriyor. Biz basit bir akıllâ anıyoruz
ki, o bu vahyin doğruluğunu ve Allah'tan olduğunu
kesinkes bilmeseydi, çocuğunu suya bırakması delilik
ve ahmaklık olurdu..."Buna göre, o, Hz. Musa'nın,
ayrıca Hz. Ishak'ın annelerini de "nebiyye"
kadınlardan saymış oluyor.
Kısaca "risâlet" görevi üstlenen kadın
peygamber yoktur. Zîrâ kadınlık halleri, her an
tebliğle görevli olacak peygamberliğe manidir. Ancak
kendisine Allah'ın vahyettiği, bir nebe "nebe"yani
bir haber verdiği "nebiyye" peygamber kadınlar
vardır ve meselâ Kurtubi ye göre Hz. Meryem'in böyle olduğu
sahih ve tartışmasızdır.Fakat mutlak anlamda
kadın peygamber bulunmadığı konusunda ümmetin
"icmâ" (ittifâk) ettiği nakledilmiştir