Bir oturuş, üzerine oturulan hasır, keçe vb. şey;
oturan kimsenin oturduğu yerden aldığı miktar.
Namazda teşehhüd için, yani "et-Tehiyyâtü
lillâhi" yi okumak için oturmak anlamında bir
fıkıh terimi.
Üç ve dört rekâtlı namazlarda iki "ka'de"
vardır. Birincisine "Ka'de-i ûlâ * = ilk oturuş",
ikincisine de "Ka'de-i âhire* = son oturuş" denir.
Âlimlerin çoğunluğuna göre, birinci ka'de sünnettir.
Hanefîlere göre, vâcip olup terkinden dolayı sehiv secdesi
gerekir. Nitekim, Abdullah İbn Buhayne'den nakledilen hadise göre:
"Hz. Peygamber (s.a.s), öğle namazına kalktı.
Oturması gerekirken oturmadı. Namazı tamamlayınca
iki secde yaptı. Her secdede selâm vermeden önce, oturarak
tekbîr aldı. Cemaat da onunla birlikte secde ettiler. Böyle
yapması, birinci oturuşu unuttuğu içindi"
(Buhârî, Sehiv, 5).
Yine Hz. Peygamber (s.a.s) in: "Benim namaz kıldığımı
gördüğünüz gibi namaz kılınız" (Buhârî,
Ezan, 18) hadisi, birinci teşehhüdün vacip olduğuna delalet
eder, terkinin sehiv secdesini gerektirmesi de vacip olduğunu gösterir
(es-Seyyid Sabık, "Fıkhu's-Sünne, I, 171).
Teşehhüdde, sol ayak yayılarak üzerine oturulur. Sağ
ayağın baş parmağı kıbleye yönelik olarak
dikilir. Hz. Aişe (r.a) Hz. Peygamber (s.a.s)'in namazdaki
oturuşunu bu şekilde tarif etmiştir (el-Mergînânî,
el-Hidâye, I, 51).
Kadın; sol tarafa kalçası üzerine oturarak, sol ayağını
sağ yandan çıkarır. Bu, onun tesettürüne daha uygundur
(el-Mergînânî, a.g.e., l, 51).
Birinci ka'dede "et-Tehiyyâtü lillâhi" okunduktan sonra
hemen diğer rekâta kalkılır. Abdullah İbn Mes'ûd
(r.a.), teşehhüd konusunda şöyle diyor:
"Resulullah (s.a.s), bana namazın ortasında ve
sonundaki teşehhüdü öğretti. O namazın
ortasındayken teşehhüdden hemen sonra kalkardı. Namaz
sonundaki teşehhüdü bitirince, kendi kendine dilediği kadar
dua ederdi" (Buhârî, İsti'zân, 28; el-Merginânî, a.g.e,
51).
Abdullah İbn Mes'ûd'un teşehhüdü şöyledir:
"Et-Tehiyyâtü lillâhi, ve's-Salavâtü ve't Tayyibâtü,
es-Selâmü aleyke eyyühen-Nebiyyü ve rahmetüllâhi ve berekâtühü,
es-Selâmü aleyna ve alâ ibâdillâhi's-Salihîne. Eşhedü
enlâillâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve
resûlühü = İbadetlerin, övgülerin her türlüsü Allah'a
mahsustur. Ey Peygamber sana selâm olsun. Allah'ın rahmet ve
bereketi de Senin üzerine olsun. Selâm bizim ve Allah'ın salih
kulları üzerine olsun. Allah'tan başka hakîkî ilâh olmadığına
ve Muhammed'in, O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet
ederim" (Buhârî Ezan, 148).
Namazın sonundaki oturuş "ka'dei âhire", namazın
bir farzı, bir rüknüdür. İsterse kendisinden sonra ka'de
bulunmasın. Sabah namazında olduğu gibi... Bu oturuş
tamamen terk edilirse namaz bozulmuş olur.
Bir kimse iki rekât sabah namazını kılıp da
oturmaksızın üçüncü rekâta kalkarak bunun sonunda secde
edecek olsa, bu namaz farziyetini kaybedip nafileye dönüşür.
Binaenaleyh, bir rekât daha ilave edilerek sonra oturmak lazımdır.
Aynı şekilde; dört rekâtlı bir farz namazın dördüncü
rekâtında ve akşam namazının üçüncü rekâtında
oturulmayıp bir rekât daha kılınarak secdeye
varılsa, bu namaz bozulmuş olur. Kılınan namaz
akşam namazı ise dördüncü rekâtın sonunda selâm
verilir. Dört rekâtlı bir namaz ise, beşinci rekâta bir
rekât daha ilâve edilerek selâm verilir. Bu durumda sehiv secdesi
gerekmez (Ö. N. Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 129).
Bir kimse, namazın sonunda teşehhüd miktarı
oturduktan sonra namazdaki tilâvet secdesini hatırlayarak secdeye
varsa namazı bozulur. Çünkü bu durumda son Ka'dede bulunmamış
sayılır. Meğer ki tilâvet secdesinden sonra tekrar teşehhüd
miktarı otursun (a.g.e., 130).
Son oturuşu uykuda geçiren bir kimse, uyandıktan sonra
tekrar bir teşehhüd miktarı oturmazsa namazı fasid olur.
Namazda, uyku halinde yapılan kıyam, kıraat, rükü' gibi
fiiller de muteber değildir.
Bir kimse namazın sonunda teşehhüd miktarı oturduktan
sonra, kasden namaza aykırı bir harekette bulunsa, namazı
tamamdır. Fakat isteği dışında abdesti veya
namazı bozan böyle birşey meydana gelirse İmameyn'e göre
yine namazı tamam olur. İmam-ı Azam'a göre ise, namaz
tamamlanmış olmaz. Hemen namazdan çıkması lâzım.
Bunun için hemen abdest alıp namazına kaldığı
yerden devam eder.
Bir kimse, son ka'dede teşehhüd miktarı oturduktan sonra
henüz isteğiyle namazdan çıkmadan vakit çıksa veya
başka bir namaz vakti girse İmameyne göre tamamdır,
İmam Azam'a göre ise fasit olmuş olur.