İŞÇİ,
İŞÇİLİK
Bir işi ücret karşılığında yapan, ücret karşılığında iş yapmak. Iş işlemek, yapmak, icra etmek, tasarruf etmek ve amel etmek. Bir isim olarak "amel", iş ve vazife demektir. Çoğulu "a'mâl" gelir. Âmil ve ecîr de; işçi, bir işi yapan, işleyen ve çalışan kişi anlamında kullanılır. Bunların çoğulları, ummâl, amele; ecîr'in ise ücerâ gelir (Ibn Manzur, Lisanü'l-Arab, Beyrut 1955, amel ve ecr. mad.). Arapça'da genel olarak çalışmak ve iş yapmak anlamında başka terimler de vardır. "Sa'y", "fi'l", "cehd" ve "ecr" bunlar arasında sayılabilir. Kur'an-ı Kerîm'de kendisinin veya başkalarının işinde çalışmak yahut ahiret için iyi işler yapıp hazırlamak anlamlarında olmak üzere 670 kadar ayet vardır. Yalnız "iş (amel sözcüğü ve türevleri 360 ayette geçer) (bk. M. Fuad Abdulbâki, el-Mu'cemu'l Müfehres Li Elfâzi'l-Kur'anı'l-Kerîm, Kahire 1378/1958, ilgili sözcüklerin maddeleri). Hz. Muhammed'in hadislerinde de aynı terimleri ve işçi, işveren konularında çeşitli hükümleri bulmak mümkündür: "...Onun meyvasından ve kendi ellerinin yaptıklarından yesinler diye... " (Yâsin, 36/35); "Insan için ancak çalıştığının karşılığı vardır" (en-Necm, 53/39); "Inanıp iyi işler yapanlara, Allah, ücretlerini tam olarak verecektir" (Âlu Imrân, 3/57);"Biz elbette, iman edip işini iyi yapanların ücretini zayı etmeyiz" (el-Kehf, 18/30). Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: "Işçinin ücretini teri kurumadan önce veriniz" (Ibn Mâce, Rehin, 4); "işçi çalıştıran kimse, işçisine ne kadar ücret vereceğini bildirsin " (Nesaî, Eymân ve'n-Nuzûr, 44; Zeyd b. Alî, Müsned, H. 654). Bir hukuk terimi olarak işçi; başkasına ait bir işi veya hizmeti bir ücret karşılığında yapmayı üstlenen kimse anlamına gelir. Bu, işçinin emeğini kiralaması demektir. Bu yüzden işçi (âmil, ecir) ve iş akdi konusu, Islâm hukuku kaynaklarında kira akdi (icâre) içinde incelenmiştir (Ali Haydar, Dürerü'l-Hukkâm Şerhu Mecelleti'l-Ahkam, I, 682, Mecelle, Mad. 413; Mevsilî, el-Ihtiyâr, II, 35 vd.). Insanlar bütün işlerini her zaman kendileri göremez. Başkalarının yardımına ihtiyaç vardır. Bu yardımın sürekli olarak meccânen yapılması beklenemez. Sözleşme ve ücret, emeğin kiralanmasında sürekliliği sağlar. Bir ücret karşılığında başkasını çalıştıran kimseye "işveren" denir. işveren gerçek kişi olabileceği gibi, devlet, vakıf, şirket gibi tüzel kişi de olabilir. Tarım işçileri için, çiftçi anlamında "fellâh" sözcüğü de kullanılmıştır. Bu konuda er-Remlî (ö. 1004/1595) şöyle der: ‚Tarım yapılan bir toprağın yarar ve zararı, toprak sahibine aittir. Çalışan kimse (fellâh), sadece işçilik ücretine hak kazanır" (er-Remlî, Nihâyetü'l Muhtac ilâ Şerhi'l-Minhâc, V, 247). Diğer işçiler için daha çok "ecîr" kelimesi kullanılmıştır. Çoğulu "ücerâ" gelir. Ayette; "Ey babacığım, onu ücretli tut!..." (el-Kasas, 28/26), hadiste; "işçiye ücretini teri kurumadan önce verini;" buyurulurken, işçi, "ecîr" sözcüğü ile ifade edilmiştir (Ibn Mâce, Rehin, 4). Islâm'da, emeğini başkasına kiralayan tüm çalışanlar aynı statü içinde değerlendirilmiş, işçi, memur, subay, kamu görevlisi olma veya özel sektörde çalışma gibi ayırımlar yapılmamıştır. Ancak iş ve mesleğin durumuna göre emeğin değeri üzerinde durulmuştur. Islâm'da işçiler özel (hâs) ve ortak (müşterek) olmak üzere ikiye ayrılır:
|