HİAL
MESELESİNİN SIK SIK GÜNDEME GELMESİNİN SEBEPLERİ
NELERDİR?
Hak ile batıl, imanla küfür savaşı tarih boyunca ara vermeden devam edip gelmiş ve hala da devam etmektedir. Bazan hak batıla, bazan da batıl hakka galebe çalmıştır. Ancak 19. Ve20. Asırlarda denge tamamen imanın aleyhine bozulup müslümanlar esaret boyunduruğu altına girmişlerdir. Bütün İslam toprakları elden çıkıp istilaya uğramıştır. Zamanla düşman İslam topraklarını istilaya devam etmenin kolay olmayacağına ve pahalıya mal olacağına kanaat getirince taktik değiştirmek zorunda kalmıştır. Toprak işgalı yerine kültür emperyalizmini tercih etmiş ve sonuç istediği gibi olmuştur. Yani düşman müslümanların akıl ve ruhlarını istila etmek suretiyle gerçek hakimiyetini sürdürmüş ve sürdürmektedir. Bugün İslam aleminin her ülkesinde düşmanın gözü ile bakan onun aklıyla düşünen insanlar türemiştir. Mesela kızıl Rusya, milyonlarca kilometre karelik Türk-İslam diyarının üzerine kabus gibi çöküp yedi ve hazmetti. Ama doymadı. Bu sefer bir başka İslam ülkesi olan Afganistan'ı yemeğe başladı. Pençesinde çırpınan zavallı Afgan halkının ahu figanından ızdırap duymak icap ederken Suriye ve Libya gibi bazı İslam ülkelerinin idarecileri rahatça Kızıl Rusya'nın yaptıklarını destekliyor ve "Rus'un gayesi Afgan halkını kurtarmaktır" diyor. İçinde yaşadığımız bu çetin zamanda iç ve dış düşmanlar birleşerek bizlere cephe almış bizi yok etmek için çok çeşitli silahlar kullanmaktadır. İşte onlardan bir kısmı:
Aziz kardeşim bilmemiz gereken bir husus vardır, o da şudur: Düşmanımızın en büyük gayelerinden biri bizim için önemli olan ana meselelerimizi bir tarafa itip böyle ictihadı meselelerle uğraşıp münakaşaya girmemizi sağlamaktır. Bu gibi şeyler için münakaşa etmemiz anlamsızdır. Mesele Hanefi mezhebine göre kıyamda me'munun Fatiha-yı Şerife'yi okumaması, Şafii'ye göre okuması gerekir. Bayram namazı ile Vitir namazı İmam-ı A'zam'a göre vacip, İmam-ı Şafii'ye göre sünnettir. Bu gibi meseleler için münakaşa etmek –ki Allah'a şükür edilmiyor- doğru olmadığı gibi, hilal meselesi için münakaşa etmek de doğru değildir. O da aynı şekilde ictihadi bir meseledir. Zira Hanefi, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre dünyanın herhangi bir yerinde rü'yet-i hilal sabit olursa bütün dünyada oruç tutmak ve bayram yapmak icap eder; yalnız Hanbeli mezhebine göre bu hususta Hakim'in hüküm verebilmesi için bir şahit Maliki mezhebine göre iki şahit yeterlidir. Yani, Müslüman bir hakim bu şehadete istinaden oruç tutmak veya bayram yapmak için hüküm verirse onun hükmüne uymak gerekir. Yalnız Hanefi mezhebi'nin bu hususta değişik bir durumu vardır. Ona göre hava açık olursa, rüyetin muteber olabilmesi için cemmi gafirin yani büyük cemaatın hilali müşahede etmesi gerekir. Beş, altı, on kişilik bir cemaatın müşahedesi yeterli değildir. Ancak, gayrızahir.
|