HAVÂİC-İ
ASLİYYE
Hâcet, çoğulu Havâlic; ihtiyaç. Aslî; temel, esas. Hâcet-i aslıyye; temel ihtiyaç demektir. Bir zekât terim olarak; zekâttan muaf tutulan ve bir kimsenin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin temel ihtiyaç maddelerini teşkil eden şeylerdir. Zekât yükümlüsü hür, müslüman, âkıl-bâliğ ve nisap miktarı mala sahip olan kişidir. Nisap miktarı, aslî ihtiyaçların dışında hesaplanır. Ayrıca zekât yükümlüsü olacak kimsenin mala tam mâlik olması, malda alış-veriş veya doğurmakla nemâ (gelişme-çoğalma) kabıliyetinin bulunması, malın temel ihtiyaç maddelerinden fazla olması ve nisap miktarına ulaşması dâ gereklidır (Yusuf el-Kardâvî, Islâm Hukuku'nda Zekât, Terc. Ibrahim Sarmış Istanbul 1984, c. I, s. 134-168). Kişiyi zekât yükümlüsü hâline getiren nisap miktarı malın üzerinden bir yıl geçmesi lâzımdır. Hadîste: "Kim servet elde ederse, zekât bir yılın geçmeşiyle farz olur" (Tirmizî, Mişkât, 6). Temel ihtiyaç ve yıllık zorunlu harcamalar zekâttan muaftır. Buna geçim indirimi de denilebilir. Bu geçim indirimi için, para yerine belli ihtiyaç maddeleri geçtiğinden mal sahiplerinin mağduriyeti sözkonusu olmaz. Çünkü bir kimse önce temel ihtiyaç maddeleri ve borçları düşürdükten sonra geri kalan altın, gümüş, ticaret eşyası veya nakit para nisap miktarını aşar ve üzerinden de bir yıl geçmiş olursa zekât farz olur. Âyette; "Sana, neyi fakirlere harcayacaklarını sorarlar; de ki; artan malı verin"(el-Bakara, 2/219) buyurulur. Ibn Abbâs, artan malın, "Aile fertlerinin ihtiyaçlarından arta kalanı" olduğunu belirtir (Ibn Kesîr Tefsîri, Mısır (t.y.), I, s. 255-256) Elmalılı, âyetteki "arta kalanı infâk ediniz" hükmünün şu anlama geldiğini belirtir: "Malınızın temel ihtiyaçlarınızdan fazlasınıinfâk ediniz. Meşrû yoldan mal kazanınız ve bu maldan kendinizin ve aile fertlerinizin zorunlu ihtiyaçlarından fazlasınıhayır için harcayınız. Çeşitli âyetlerde belirtildiği üzere karı, küçük çocuklar, fakir durumdaki ana-baba, dede ve nineler aile ferdidir. Bunların nafakası, bir kimsenin kendi nafakası kabılindendir. Bu yüzden hayır yapacağız diye kendinizi ve aile fertlerini nafakasız bırakmak câiz olmaz" (Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, Istanbul 1960, II, s. 767). Işte bir kimsenin zekât yükümlüsü olması için kendisinin ve yukarıda belirtilen aile fertlerinin bir yıllık temel ihtiyaçlarını karşılayacak mâlî güce sahip olması, ayrıca nisap miktarı mala da bir yıl süreyle mâlik bulunması gerekir. Altının zekât nisabı 80 gr. gümüşün 640 gr. olup, nakit para veya ticaret mallarının nisabı da bunlardan birisi esas alınarak belirlenir. Nakit para veya ticaret malı nisabı aşınca, nisap miktarı da eklenerek kırkta bir zekâta tâbi olur. Hadiste, "Ancak zengin olan, sadaka ile yükümlüdür", başka rivâyette, "Zenginden başkası sadaka (zekât) ile yükümlü değildir" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, H. No: 7155). Hz. Peygamber bir kimseye şöyle demiştir: "Sadaka vermekte önce kendinden başla; eğer senin ihtiyacından bir şey artarsa onu çoluk çocuğuna harca; eğer bundan da birşey artarsa yakınlarının muhtaçlarına harca; yakınlarına harcadıktan sonra birşey artarsa onu da sırayla yakınlık derecesine göre sağlına soluna, önüne arkana (çevrendekilere) harca" (Müslim, c. II, s. 692, H. No: 997) Buna göre temel ihtiyaç maddeleri ve ailenin bir yıllık zarûrî ihtiyaçları zekâttan muaftır. Hadîste: "Müslümana atı ve kölesinden dolayı zekât yoktur" (Buhârî, II, s. 121; Müslim, II, s. 676) buyurulur. Bunun dışındaki temel ihtiyaçlar isim olarak nass'larda yer almamış, ancak bu konuda "ma'rûf=bilinen, örfleşen, devirlere göre aslî ihtiyaç sınıfına giren şeyler" esas alınmıştır. Aslî ihtiyaçlar şöylece sıralanabilir:
|