İslâm'ın temel ibadetlerinden biri. Arafat'ta belirli
vakitte bir süre durmaktan, daha sonra Kâbe-i Muazzama'yı usûlüne
göre ziyaret etmekten ibaret olan ve İslâm'ın
şartlarından birisini teşkil eden ibadet.
Hac, HCC kökünden bir mastar olup; müslümanlara göre, bir farzın
edası, hristiyanlara göre ise ibadet ve teberrük amacıyla
mukaddes toprakları ziyaret etmek, demektir. Kur'an-ı Kerîm'in
22. suresinin adı da "Hac Suresi"dir.
Hac ibadeti maksadıyla ziyaret edilecek olan yerler; Kâbe,
Arafat ve çevresidir. Zamanı ise hac ayları diye
isimlendirilen; Şevval, Zilkâde ve Zilhicce aylarıdır.
Hac'da her fiil için özel zamanlar vardır. Ziyaret
tavafının, kurban bayramı sabahından, ömrün
sonuna; Arafat'ta vakfenin ise, arefe günü zevalden, kurban bayramı
sabahı şafak sökünceye kadar yapılabilmesi gibi.
Diğer yandan bu büyük ziyarete hac niyetiyle ve ihramlı
olarak yönelmek de gereklidir.
Ebû Hureyre'den (ö. 58/677) şöyle dediği
nakledilmiştir: "Allah elçisine hangi amelin daha faziletli
olduğu sorulunca şöyle buyurdu: Allaha ve Resullüne iman'.
Sonra hangisi? denildi. Allah yolunda cihad', buyurdu. Sonra hangisi
sorusuna ise; "mebrûr hac", cevabını verdi"
(Buhârî, Cihad l; Hac, 4, 34, 102; Umre, 1; Müslim,
İman,135,140; Tirmizî, Mevâkît, 13, Hac, 6,14, 88; Dârimî,
menâsik, 8, Salât, 24, 135).
"Umre, ikinci bir umreye kadar olan günâhlara keffârettir.
Mebrûr haccın karşılığı ise ancak
cennettir" (Nesaî, Hac, 3, Zekat, 49, İmân, 1; Dârimî,
Menâsik, 7, Salât, 135; Tirmizî, Hac, 6; Ahmed b. Hanbel, I, 387,
III,114, 412, IV, 342). Mebrûr hac; kendisine hiçbir günâh karışmayan,
eksiksiz olarak ifa edilen makbul hac, anlamına gelir.
eş-Şevkânî (ö. 1255/1839) amellerin fazileti ile ilgili
birbirinden farklı olan hadisleri, Hz. Peygamber'e soru soran
muhatabın durumuna göre verilmiş cevaplar olarak
değerlendirir (eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr,
el-Matbaatü'l-Osmâniyye, Mısır (F.Y), IV, 282 vd.).
İmam Mâlik (ö.179/795)'e göre, farz hatta nafile hac düşman
korkusu olmadıkça cihaddan daha üstündür. Ancak düşman
korkusu olursa, cihad, nafile hactan önde gelir (ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî
ve Edilletüh, Dimaşk 1985, III, 11).
Hac ve umre ile, her yıl Kabe'nin ihyâsı gerçekleşir.
Umre'yi bir yılın veya ömrün herhangi bir gününde ifa
imkânı vardır. Umre, belirli günlerde yapılabilen hac
ibadetinden daha kolaydır. Hac küçük günâhlara keffâret olur
ve ruhu ma'siyet kirlerinden temizler. Hatta bazı Hanefi
bilginlerine göre, büyük günâhları da örter. Mebrûr hac
yapanın cennete gireceğini bildiren hadisle, yine Hz.
Peygamber'in şu hadisleri bu konuda önemli delil teşkil eder.
" Kim hac yapar, bu esnada cinsî temastan korunur, çirkin söz ve
davranışlardan uzak durursa, annesinden doğduğu gündeki
gibi günâhlarından kurtulur" (Buhârî, Muhsar, 9,10;
Nesaî, Hac, 4; İbn Mâce, Menâsik, 3; Dârimî, Menâsik, 7;
Ahmed b. Hanbel, II, 229, 410, 484, 494). "Hac ve Umre yapanlar
Allah'ın misafirleridir. O'ndan birşey isterlerse, onlara
cevap verir. Af isterlerse, onları affeder. " (İbn Mâce,
Menâsik, 5). "Allah'ım, hac yapanı ve hacının
kendisine dua ettiği kimseleri mağfiret et" (İbn
Huzeyme, Sahîh; el-Hâkim).
Kâdî Iyâz (ö. 544/1149) şöyle demiştir: Ehli sünnet,
haccın büyük günâhlara, ancak tövbe edilirse keffâret olacağı
konusunda görüş birliği içindedir. Namaz ve zekât gibi
Allah'a ait veya para borcu gibi kula ait bir borcun düştüğünü
söyleyen bilgin yoktur. Kul hakları zimmette devam eder. Allahu Teâlâ
kıyamet günü hak sahiplerini, haklarını almak üzere
toplar. Ancak yüce yaratıcının bu alacaklılara
vereceği birtakım nimetlerle onları razı etmesi ve
bir ikram olmak üzere borçlulara müsamaha göstermesi de mümkündür
(ez-Zühaylî, a.g.e., III, 12).
Hac ibadeti, dünyanın çeşitli yörelerinden, renk, dil ve
ülke ayırımı gözetilmeksizin, milyonlarca müslümanı
bir araya getirir. Tanışıp, görüşmelerine,
ekonomik bakımdan bütünleşmelerine, düşmanları
karşısında tek saf hâlinde yardımlaşmalarına
zemin hazırlar. Böylece, şu ayetlerdeki mana tecelli eder.
"İnsanları hacca davet et ki, gerek yaya olarak ve
gerekse uzak yollardan gelen çeşitli vasıtalarla sana
varsınlar. Böylece onlar dünyevî ve uhrevî menfaatlerini
görsünler ve belli günlerde, Allah'ın kendilerine
rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken,
Allah'ın adını ansınlar. Siz de onlardan yeyin,
yoksula ve fakire yedirin " (el Hac, 22/27, 28).
Hac, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan müminler
arasındaki kardeşlik bağlarını güçlendirir.
İnsanlar, gerçekten eşit olduklarını birlikte
yaşayarak gösterirler. Arap olanla olmayanın, beyazla
siyahın takva dışında bir üstünlüğünün
bulunmadığı inancı vicdanlara yerleşir.