Taşınmaz mallar. Akar denilen konut, dükkan, arsa, işyeri
ve benzeri, başka yere taşınması mümkün olmayan
mallar. Arsa üzerindeki binalar, ağaçlar da o arsaya tabi
olacaklarından, onlar da gayr-i menkul sayılırlar.
"Akar" da fıkıh ilminde gayr-i menkul demektir.
Fakat akar kelimesi kiraya verilip, gelir getiren mallar için kullanılmaktadır
(Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İslâmiyye ve Istılahatı
Fıkhiyye Kâmûsu VI, 10).
Gayr-i menkulün zıddı "menkuldür". Bu tür
malların, gayr-i menkulün aksine bir yerden diğer bir yere
taşınmaları mümkündür. Meselâ; paralar, hayvanlar
gibi ölçülebilen ve tartılabilen mallar menkul mallardır.
Gayr-i menkul içinde bulunan mallar da, satış
işleminde, gayr-i menkule tabidir. Şöyle ki, satış
işlemi yapılan bir beldenin örfünde satılan şeyin
şâmil olduğu herşey, beraber
satıldığı açıkça söylenmese de, satılan
şeye dahil olarak beraber satılmış olur. Meselâ bir
ev satılınca, onun bölümleri, kileri, ahır, kapı
ve pencereleri... vb. şeyler de satışa girdiği gibi;
bir bahçe satıldığı zaman içinde elma ağaçları
varsa, sözkonusu bahçenin satışına orada bulunan elma
ağaçları da girmiş olur. Alış işlemleri
tamamlandıktan sonra, satıcı kalkıp, müşteriye,
ben sana sadece evimi satmıştım, kileri vermem, veya bahçeyi
satmıştım, elmaları vermem diyemez. Böyle bir iddia
geçersizdir.
Menkul malların satışının caiz olabilmesi için
kabz (malın alıcının tasarrufuna geçmesi)
şartı vardır. Halbuki gayr-i menkul mallarda kabz
şart değildir. Şayet kabzdan önce helâk olma tehlikesi
varsa o zaman mal menkul hükmünde olur. Çünkü, gayr-i menkulün
helâki nadirdir. Menkul bir malın kabzından önce satılması,
kiraya verilmesi, köle ile mukâtep yapılması iltifakla caiz
değildir (İbn Âbîdin, Reddu'l-Muhtâr, Çev., Mehmet Savaş,
XI, 48).