Yıkama, temizleme; müslüman ölüyü yıkama
anlamında bir fıkıh terimi.
Ölünün yıkanması dirilere farz-ı kifâyedir. Yıkamak
için niyet edilir, besmele çekilir, ölünün elbiseleri çıkarılır,
avret yerleri örtülür ve yüksekçe bir yere yatırılır.
Ölüye namaz abdesti aldırılır, ancak ağzına
ve burnuna su verilmez. Abdestten sonra önce başı ve (varsa)
sakalı yıkanır. Yıkamaya sağdan
başlanır. Sol tarafına çevrilip yıkandıktan
sonra sağ tarafına çevrilip yıkanır. Sonra
oturtulur ve karnı ovulur, ön veya arkasından bir şey çıkarsa
yıkanır, bu takdirde tekrar abdest aldırılmaz. Her
uzvu üç kere yıkamak sünnettir. Yıkama işlemi bitince
ölü havlu ile kurulanır, baş ve sakalına güzel kokular
sürülür.
Yıkama işlemi sırasında güzel koku kullanılır.
Teneşir tahtası buhurlanır ve tütsülenir. Bu, ölüye
ta'zim içindir. Ölü yıkayıcının elini bir bezle
örtmesi müstehabdır. Kaynatılmış suyla birlikte
sidr veya çöven kullanılması, baş ve sakalın hatmi
veya sabunla yıkanması gerekir. Meyyitin
tırnağı kesilmez ve saçı taranmaz. Gassâl (gâsil;
yıkayıcı) veya gâsile, meyyitle kapalı yerde
kalır (el-Fetevâyı Hindiyye, I, 158 vd.; Fethu'l-Kadîr, I,
449).
Savaş alanında şehid olmamış her ölünün yıkanılması
farzdır. Vücudunun bir parçası bulunan ölü, İmam
Şâfiî, Ahmed ti. Hanbel, İbn Hazm'a göre yıkanır,
kefenlenir, cenaze namazı kılınır; İmam Ebû
Hanife ve İmam Mâlik'e göre ise vücudun yarıdan çoğu
bulunursa yıkanır.
Şehidler yıkanmaz, kanlarıyla gömülürler. Ancak,
savaşta şehid düşenler dışındaki taundan,
boğularak, zatürre, karın hastalığı, yanarak,
göçükte, doğumda, malı uğruna, canı uğruna,
ailesi uğruna öldürülen şehidler yıkanırlar.
Çünkü suikastla şehid düşen Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz.
Ali'nin cenazeleri yıkanmıştır.
Gassâl (yıkayıcı)'ın emin, sâlih, güvenilir
olması gerekir. Yıkama esnasında ölü ile yıkayıcıdan
başkasının bulunmaması mendupdur. Hanefî mezhebine
göre erkek, ölen hanımını yıkayamaz. Hz. Ali'nin Fâtıma
(r.a.)'yı yıkadığı rivayet edilir. Ölü kadının
saçları örgülüyse çözmek mendubdur; yıkandıktan
sonra tekrar örülür, arkaya salınır. Kadının
kocasını yıkaması caizdir. Hz. Ebû Bekir'i (r.a.) eşi
yıkamıştır.
Esas alarak erkek erkeği, kadın kadını
yıkar.
Ölünün yıkandıktan sonra secde yerlerine kâfur
sürülür. Çünkü bu an meleklerin hazır olduğu andır
ve kâfur kullanmaktan maksat ölüyü soğutmak, ölünün bedenini
dinç tutmak, bozulmadan ve böceklerden korumaktır (Seyyid
Sabık, Fıkhu's-Sünne, I, 365).
Su bulunmazsa ölüye teyemmüm yaptırılır. Teyemmüm,
bir erkeğin kadınlar içinde veya bir kadının
erkekler içinde öldüğü durumlarda da yapılır.
İcmâa göre kadınlar, çocukları yıkayabilirler.
Yine sünnete göre, ölünün tütsülenmesi ve yıkanma
sayısı tek olmalıdır; bir, üç, beş gibi.
Bir yerde tek yıkayıcı varsa onun ücret istemesi caiz
olmaz (Mehmet Zihni, Nimet-i İslâm, 422).
Ölünün techiz ve defni süratle yapılmalıdır. Bir
meyyitin yıkanmasının bazı şartları
vardır: Müslümanlık, bebeklerde düşük olmamak,
vücudundan bir parçanın olması ve Allah yolunda öldürülen
şehidlerden olmaması. Bir müslüman, kâfir bir ölüyü yıkamaz
ancak onu gömebilir.