Daru'l-Harb*de yaşayan gayr-i müslim (kâfir)lerle yapılan
savaş esnasında veya savaşan iki ordunun
karşılaşmaları sırasında gazilerin kuvveti
ile düşmandan alınan mal. Ganimet mallarından
taşınabilir olanlarına, ganâim-i me'lufe; taşınmaz
mallara, ganaim-i gayr-i me'lufe denir. Enfâl de denilen ganimet mallarına,
genel anlamda ganâim-i hâlise; beşte biri devlet hazinesine
ayrıldıktan sonra gazilere dağıtılan ganimet
mallarına, ganâim-i maksûme; düşmandan alınıp da
henüz gaziler arasında taksim edilmeyen ganimet mallarına,
ganâim-i gayr-ı maksûme; devlet başkanının veya
ordu emîrinin, savaşa teşvik için gazilere fazladan verdiği
ganimet mallarına neıl (çoğulu enfâl) denir. Kur'an'ın
sekızınci suresine, ganimetlerden bahsettiği için
"el-Enfâl Sûresi" denilmiştir. Düşmandan
harbetmeksizin alınan ganimete de "fey" denir.
"Allah'ın onlardan Peygamber'ine verdiği fey'e
gelince, siz bunun üzerine ne ata, ne deveye binip koşmadınız..."
"Allah'ın, o kent halkından, Resulune verdiği
ganimetler Allah'a, Resule, ve ona akrabalığı
bulunanlara, yetimlere, yoksullara, (yolda kalmış) yolcuya
aittir... '
"(Bilhassa o fey'), hicret eden fakirlere aittir..."
(el-Haşr, 59/6, 7, 8).
"Sana savaş ganimetlerinden sorarlar; de ki: Ganimetler,
Allah'ın ve Resulunundur..." (el-Enfâl, 8/1).
"... bilin ki ganimet aldığınız
şeylerin beşte biri, Allah'a, Resulune ve (Resul ile)
akrabalığı bulunanlara, yetimlere, yoksullara ve
yolculara aittir..."(el-Enfâl 8/41) (Ayrıca bk: Âl-i
İmrân 3/161, en-Nisâ, 4/94, el Ahzâb 33/50, el-Fetih 48/15, 19,
20).
"Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz
olarak yeyin..." (el Enfâl, 8/69).
Vaktiyle müslümanlar tarafından fethedilerek ya mücâhidlere
veya diğer müslümanlara, mülk olarak verilen arazilerin (Arap
yarımadası ve Basra arazisi gibi) mahsullerinden öşür
(onda bir, yahut yirmide bir hisse) adıyla alınan vergi ile tüccardan
alınan gümrük vergisi İslâm devletinin önemli bir geliri
idi. Bunlar; fakirlere, parasız kalan yolculara, borcunu
ödeyemeyen borçlulara, hürriyeti için anlaşma bedelini
ödeyemeyen kölelere harcanırdı.
Müslümanlar tarafından zorla zapt ve fethedildiği halde müslüman
olmayan eski sahibinin elinde bırakılan veya hariçten gayr-i
müslim vatandaşlara mülk olarak verilen yahut sulh ile fethedilip
de bir vergi karşılığında gayr-i müslim halka
terk olunan arazilerden alınan haraç (adı altında
alınan vergi), İslâm ülkesinde yaşayan gayr-i müslimlerden,
korunma karşılığı alınan cizye,
yabancılardan alınan hediyeler ve harpsiz olarak elde edilen
sulh bedelleri de İslâm devletinin gelirlerindendir. Bu gelirler,
müslümanların menfaati olan sınırları koruma, yol,
köprü yapım ve tamiri, asker ailelerinin geçimini sağlama,
devlet memurlarının ve ilim ile uğraşanların
maaşlarını ödeme gibi yerlerde harcanırdı. Rikâz
adı verilen madenler ile bulunup çıkarılan hazinelerin
ve harp neticesinde düşmandan alınan ganimetlerin muayyen bir
kısmı fakirler, kimsesiz yetimler ve borcunu ödeyemeyen
borçlulara sarfedilirdi.
Vâris bırakmadan ölenlerin malları, velisi bulunmayan
maktullerin kan bedelleri, sahibi bulunmayan yitik mallar, sahibi
bilinmeyen terk edilmiş çocukların ve velisi olmayan fakir
çocukların nafakalarına, tedavi ücretlerine, techiz ve
tekfinlerine, hastahanelere sarf edilirdi.