Alış-verişte büyük aldatma anlamında
kullanılan bir İslâm hukuku terimi. Gabn; aldatmak, eksiltmek
anlamındadır. İslam hukukçuları bu kelimeyi genelde
hususi akitlerde anlaşma zamanında akitte her iki tarafın
bedelinin birbirine eşit olmadığım, diğer bir
ifadeyle, satıcı veya müşteri aleyhine meydana
gelmiş olan bir aldanmayı ifadede kullanmaktadırlar.
Gabn, "gabn-i fâhiş" ve "gabn-i yesîr"
olmak üzere iki çeşittir. En genel anlamda, gabn-i fâhiş
"normalden fazla aldanmayı", gabn-i yesîr de
"olağan ve basit aldanmayı" ifade eder.
Azlık ve çokluk izâfi olduğu için, İslâm hukukçuları,
hangi aldanmanın gabn-i fâhiş, hangisinin gabni yesîr olduğunu
mümkün mertebe kesin bir ölçüye bağlamaya gayret
sarfetmişlerdir. Ancak, İslâm hukuk ekollerinin gabn-i fâhişi
tesbit ölçüleri birbirinden farklı olduğu için, gabn-i
fâhiş ve gabn-i yesîr anlayışları da büyük
ölçüde farklılık arzeder.
Hanefi ekolünde, en genel tarifiyle gabn-i fâhiş;
"herhangi bir malı, o malın fiyatı hakkında,
bilirkişilerin tesbit ettiği tahmini fiyattan oldukça fazla
bir fiyatla satma ya da satın alma durumu"; gabn-i yesîr ise,
"bir malı, bilirkişilerin tahmin sınırları
içerisinde kalan bir fiyatla satma ya da satın alma
durumudur." Meselâ; bir mal yüz lira üzerinden satın
alınmış, daha sonra, bilirkişilerin görüşüne
başvurulmuş, bilirkişilerin bir kısmı sözkonusu
malın değeri hakkında, bu mal ancak altmış lira
eder; bir kısmı, elli lira eder; diğer bir
kısmı ise, bu mal ancak yetmiş lira eder derse bu
durumda, o malın yüz liraya alınması durumunda gabn-i fâhiş
sözkonusu olur.
Şâfiî ekolünde ise, gabn-i fâhiş; bir malın,
kendine denk bir malın fiyatından (semen-i misil) daha fazla
bir fiyata satın alınması durumunda sözkonusu olur. Bir
malın aynısı veya yakın benzeri piyasada yüz liraya
satılıyorsa, o malı yüzyirmi liraya satın almak
gabn-i fâhiştir.
Mâlikî ekolünde de, gabn-i fâhişin ölçüsü, genelde
aldanmanın, malın değerinin üçte biri nisbetinde veya
bundan daha fazla olması olarak tesbit etmiştir (İbn Cüzey,
el-Kavânînu'l-Fıkhiyye, Beyrut (t.y.), s. 177.)
Mecelle'de gabn-i fâhişin ölçüsü malların çeşidine
göre ayarlanmıştır. Buna göre, menkul ticaret mallarında
%5 veya daha fazla; hayvanda % 10 veya daha fazla; gayr-i menkulde %20
veya daha fazla aldanma gabn-i fâhiştir (Mecelle, md.165). Bu
oranlama malın gerçek değerine göre yapılacaktır.
Gab-i fâhişin akitlerin sıhhatine etkisine gelince;
İslâm hukukunda kâr yasaklanmadığı için, hukukî
ehliyete sahip kişilerin yaptıkları
karşılıklı borç yükleyen (muâvazalı)
akitlerde, akdi yapan kişilerin (taraflar) elde ettikleri
yararların farklı olması, genel anlamda meşrû
görülmüştür. Bu yüzden, normal sınırlar
çerçevesinde cereyan eden bu yarar farklılığına müdâhale
edilmemiştir. Ancak bu serbestliğin kötüye kullanılması
(hile, tağrîr) ve insanların ihtiyaçlarının ve
saflıklarının istismar edilmesi durumunda sözkonusu haksızlığı
kaldırmak için hukukî hayata müdâhale edilmiştir. Şöyle
ki; alım-satımda, kasden aldatma (tağrîr) amacı
olmaksızın, gabn-i fâhişin sözkonusu olması
durumunda, aldanan taraf gerek satıcı gerekse müşteri
olsun akdi feshedemez. Bunun istisnası yetim malıdır.
Kasden aldatma amacı olmasa bile, yetim malı gabn-i fâhişle
satılırsa, yetimin haklarını korumak
bakımından bu akdin feshedilmesi gerekli görülmüştür.
Kamu malları da aynı hükme tabidir (Mecelle, md. 356).
Ancak, akdin taraflarından biri diğerini aldatmak
suretiyle, alım-satımda gabn-i fâhiş sözkonusu olursa
aldanan taraf (mağbûn) alım-satımı feshetme
hakkına sahiptir. Bu fesih hakkına "gabn ve tağrîr
muhayyerliği" denilir (Mecelle, md. 357; geniş bilgi için
bkz. İbn Âbidîn, Muhammed Emin, Tahbîru't-Tahrîr, fi İbtâli'l-Kadâ
bi'l-Feshi bi'l-Ğabni'l-Fâhiş bilâ Tağrîr, Resailu
İbn Âbidîn, II, 66-82).