Mekke'de bir dağ. Nûr dağı anlamına gelmektedir.
Hz. Muhammed (s.a.s.)'in evine bir kilometre uzaklıktadır. Hz.
Muhammed (s.a.s.)'e ilk vahiy Nûr dağının tepesinde
bulunan Hira mağarasında gelmiştir. Nûr dağı,
kendisini çevreleyen dağlar arasında uzaktan farkedilmekte
olup, özel bir yapı arzeder.
Bu tepeye niçin Nûr dağı denildiği bilinmiyor.
Mekke'den Mina'ya giden yolun yakınındadır. Hacılar
Mina'da birkaç gün geçirirler. O dönemde tatbik edilen bir adete
göre, yolunu kaybedenlere yardım için bu dağın
tepesinde ateş yakılmış olması ve bu nedenle Nûr
dağı denilmiş olması mümkündür. Nitekim o
dönemde Müzdelife'de bir tepe üzerinde ateş
yakıldığı bilinmektedir. Başka tepelerde ve bu
arada Cebel-i Nûr üzerinde de ateş yakılmış
olması mümkündür. (M. Hamidullah, İslâm Peygamberi, I,
64-65).
Cebel-i Nûr ve onun üzerinde bulunan Hıra mağarası
Hz. Muhammed (s.a.s.)'e inen, insanlara ilim ve medeniyet yolunu gösteren
ilk vahye beşiklik yapmıştır: "Yaratan Rabbinin
adıyla oku. O, insanı alâkdan (kan pıhtısından)
yarattı. Oku, Rabbın en büyük kerem sahibidir. O, (insana)
kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmediğini öğretti."
(el-Alâk, 96/1-5) ayetleri burada inmiştir.
Hz. Muhammed (s.a.s.) kendisine peygamberlik gelmeden önce de
putperestlikten nefret ederdi. Ramazan ayı gelince
erzakını alır, Cebel-i Nûr'daki Hıra
mağarasına çekilir, orada günlerce kalarak tefekküre dalardı.
Bundan büyük bir zevk alır ve manevi teselli bulurdu. Cebel-i Nûr
üzerinde bulunan ve günümüzde de varlığını
koruyan Hıra mağarası ancak bir insanın ayakta
durabileceği kadar yükseklikte ve yatabileceği kadar
uzunluktadır.