Buna Arapça'da "sihir" adı da verilir. Bir
insanı istenilen şeyi yapmağa sevk eden gizli kuvvet,
tabiata aykırı haller vücuda getiren etkiler. Bunları
yapanlara "büyücü" denilir. Büyüyü şöyle tarif
etmek mümkündür. Herhangi bir çıkar uğruna
başkasına zarar vermeye yönelik meşru olmayan yollarla
bir takım gizli kuvvetleri yönlendirerek yapılan ve gerçeğe
uymayan gözbağcılık, düzenbazlık, oyunculuk
şeklindeki işler. Gözbağcılık, düzenbazlık
gibi oyunlarla insanları aldatan kişiye büyücü, bu kişilerin
yaptığı işe büyü, bu işin meslek haline
getirilmesine de büyücülük denir. Büyücülük, İslâm'dan
önce Araplar'da, Rumlar'da, Hintliler'de, Mısırlılar'da
yaygın idi. Özellikle Hz. Musa zamanında büyücülük
itibarlı bir meslek idi. Hz. Süleyman zamanında da
yaygındı. Büyünün kendine göre özellikleri ve çeşitleri
vardır.
Kara büyü: Asıl sihir bu olup bazı kimseler, perilerin ve
özellikle şeytanların müdahalesiyle, tabiatüstü bir takım
fiiller yapabilecekleri iddiasındadırlar.
Mecaz yoluyla büyü: Anlaşılamaz, akıldan hariç
şey demektir.
Beyaz yahut (tabii) büyü: Zahiren acaip, fakat aslında tabii
sebeplerle meydana gelmiş bir takım fiiller yapmak
sanatıdır. Hokkabaz kuleleri gibi.
İslâm toplumlarında sihir: Müslümanlardan bazıları
büyüde Yahudilerden, Suriyeliler'den, İranlılar'dan, Keldânîler'den
ve Yunanlılar'dan ders almışlardır. Tütsü, tılsım,
muska, cadılık, fala bakmak vs. hep oralardan gelmiştir.
Müslümanlar cinlere inandıkları için bu inanç sihre
inanmaya da yolaçabiliyordu. Rasûlullah (s.a.s.) "isabet-i
ayn"a, yılan sokması ve genellikle hastalıklara
karşı rukyayı yani duayı caiz görmüştür.
Fakat büyü ile Hz. Peygamber'in (s.a.s.) duası arasında hiçbir
ilişki yoktur. Bir takım fal kitapları vardır ki
kelime ve harflerin suretiyle geleceği bilmeye çalışırlar.
Büyü ve büyücülük İslâm'da yasaklanmıştır.
Kur'an-ı Kerîm'de büyücülerin iflah olmayacağı (Tâhâ,
20/69) belirtilmiştir. Kâfirler, kendilerini haklı çıkarabilmek,
Allah'ın elçilerini yalanlamak için onları büyücülükle,
büyü yapmakla suçlamışlardır. Büyücülükle
suçlananlar arasında Hz. İsa (es-Sâf, 61/6); Hz. Musa
(ez-Zuhruf, 43/49); (ez-Zâriyat, 51/39), Hz. Süleyman (el-Bakara,
2/102), Hz. Muhammed (el-Hicr, 15/6) zikredilmektedir. Başka bir
ayette, inanmayan kişilerin bütün peygamberleri büyücülükle
suçladıkları görülmektedir (ez-Zâriyat, 51/52). Hz.
Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde yedi şeyden
sakınınız" buyururken ikinci sırada "sihir
yapmayı" zikretmiştir. (Buhârî, Iiasâya 23; Müslim,
İman,144). Başka bir hadiste büyü yapan kişinin küfre
girdiğini belirtmiştir. Muhabbet için efsun yapmanın,
ipliğe okumanın, büyü yapmanın şirk olduğunu
da belirtmiştir (Nesâî, Tahrim 19). Büyüye inanan kişinin
Cennet'e giremeyeceği de (Ahmed İbn Hanbel, II, 83; IV, 399)
belirtilmiştir.
Başka bir hadiste de büyücüye, müneccime, gaibden haber
veren kimseye inanan kişinin Kur'an'ı inkâr etmiş
olduğu belirtilmektedir. (Ebû Davûd, Tıp, 21).