Konu, kadının yanında mahremi yokken sefer süresi kadar
yolculuğa çıkıp çıkamayacağı ile
ilgilidir. Kur'an-ı Kerim'de bu konuda bir açıklık yoktur.
Hadislerde ise bol ve detaylı bilgi mevcuttur. Mesele Islam
fıkhına da bu hadislerle yansır. Rasulüllah Efendimiz
(s.a.s.) "Allah'a ve Âhiret gününe inanan bir kadının,
yanında mahremi olmaksızın üç gecelik bir yola sefere çıkması
helâl değildir." buyurmuşlardır.(Müslim, hacc 74)
Bu süre bazı rivayetlerde: "Iki gün, bir gece, üç günün
üzerinde, bir gün, bir gün bir gece, iki gece, bir berid (yarım gün)"
şeklinde değişik zikredilir.(bk. Azîm-âbâdi,
Avnü'1-Ma'bûd V/149; Halil Ahmed, Bezlü'1-mechûd VNI(302; Sübkî,
el-Menhel X/267) Hanefiler "üç günlük yol" diye sınırlayan
rivâyeti almışlar ve sefer süresi olarak da bunu görmüşlerdir.
Bu durumda Hanefilere göre, kadın küffar diyarından Islam
ülkesine hicret etmek hariç, ne maksatla olursa olsun, sefer müddeti
bir yola; yanında mahremi olmaksızın gidemez. Hac ve Umre
dışındaki her türlü "sefer" için bütün
alimler aynı görüştedirler.(bk. Davudoğlu VN/83)
Aralarındaki ihtilaf sadece "sefer" müddetinin ne kadar
olduğu konusundadır.
Hac konusuna gelince: "Beytullah'ı haccetmek, ona yol
bulabilenler için, insanlar üzerinde Allah'ın bir
hakkıdır" (3/97) ayetine dayanarak Şafiîler ve
Mâlikîler, birden çok güvenilir kadın arkadaş bulan
kadın da ona "yol bulmuş" demektir. Öyleyse böyle
olan kadına da hacc farz olur ve mahremi olmasa dahi gitmesi gerekir
demişlerdir. Onlara göre umrede vacip olduğu için, aynı
durumdaki kadın umreye de gitmek zorundadır. Farz olan
haccını ve umresini yapmış olan kadın ise, ne
hacca ne de başka bir "sefere" mahremsiz gidemez. Nevevi ye
göre Şafiîlerde de sahih olan görüş budur.
Durum böyle olmakla beraber bazı Şâfiî âlimler; kadının
mahremsiz sefere çıkmamasının sebebi (illeti)
emniyetsizliktir. Emniyet kadınlarla dahi elde edilirse, kadın
yanında mahremi yokken de onlarla yolculuğa çıkabılir,
demişlerdir. Ancak söz konusu Hadislerden böyle bir sonuca varmak
hiç mümkün değildir. Diğer mezhepler (cumhur) bunu böyle
kabul etmedikleri gibi; Şâfiî mezhebindeki sahih görüşe göre
de bu böyle değildir. Yani:
I- Kadın farz olan haccına Şâfiî mezhebine göre, yanında
mahremi yokken güvenilir kadınlarla gidebilir. Hanefi bir
kadının bu konuda Şâfiî mezhebini taklid ederek mahremsiz
hacca ya da umreye gitmesi hoş değildir, çünkü bunda bir
zaruret yoktur. Ama taklid eder ve giderse haccı olmuş olur.
2- Bir defa haccetmiş olan bir kadının yanında
mahremi yokken, sefer müddeti yoldan, artık hiç bir mezhebe göre
haccetmesi mümkün değildir. Giderse günah işlemiş olur.
Umre de aynıdır.
3- Hac ve umre dışında bir maksatla kadın, hiç
bir mezhebe göre mahremsiz olarak "sefere" çıkamaz.
Beraberinde güvenilir kadın arkadaşlarının
bulunması bir şey ifade etmez. Bundan da sadece "dar-i
harpteki" bir kadının "dâr-ı Islâma"
hicreti istisna edilir. O, mahremi bulunmasa dahi, orada durmaz ve
Islâm ülkesine göç eder.
Hal böyle olunca, turistik vb. gayelerle, genç ya da yaşlı
kadınların, sefer müddeti yolculuğa çıkması
meşru olmaz. Sebep olanlar, mes'ûl olur. Ancak "seferi",
mesafe değil de "mu'tat vasıta" ile süre olarak
izah eden Elmalılı ve başkalarına göre , otobüsle
onsekizsaatlık yolun altında kalan mesafeler sefer
sayılmayacağından, Şâfiîlerdeki bu zayıf
fetvadan belki sadece oralarda yararlanılabilir. Meselâ -hoş
olmamakla beraber- Bursa'dan Istanbul'a bir kadın grubu:
Burası Hanefilerdeki bazı izahlara göre sefer değildir,
"sefer" diyenler olsa bile bazı Şâfiîler kadının
güvenilir kadınlarla da "sefere" çıkabileceğini
söylemişler. Öyleyse biz de gidebiliriz, derlerse, zayıf da
olsa bir ipe tutunmuş olurlar. (Allahu a'lem)( Konu ile ilgili daha
geniş bilgi için bk. Hattâb es-Sübkî el-Menhel X/264-68·
Davudoğlu VN/81-84; Halil Ahmed, age VNI/302-305; Azımâbâdî,
age V/148-154; el-Menbecî, el-Lübâb I/436-38; Sevkânî, es-Seyl
N/161; Vehbe ez-Zuhaylî NI/36) Ama iyi olanı yapmış
olmazlar.
Sözkonusu hadîslerde, öyle ya da böyle ayırmaksızın
herhangi bir kadının (mutlak olarak) mahremsiz yolculuğa
çıkmaması istenir, ama Kâdi Iyâz ve bazılarından
nakledildiğine göre bu yasak, genç kadınlar içindir.
Kendilerine karşı arzu duyulmayacak yaşlı
kadınlar ise, kocaları ve mahremleri yokken de her türlü
sefere çıkabilirler. (Azımâbâdî, age V/153: Halbuki yine
"Kâdî Iyâz'in beyanına göre, ulema kadının hacla
umreden başka seferlere mahremsiz çıkamayacağına
ittifak etmişlerdir." (Davudoğlu VN/38)) Hattâ bu
hükmün dayanağının (illetinin) "emniyet"
olduğunu, bu temin edildikten sonra, ne ile temin edilmiş
olursa olsun, kadının mahremsiz de yolculuk
yapabileceğini söyleyen eski ve yeni görüşler de
vardır.(Bu görüşler ve kime ait oldukları konusunda
bk.. el-Bâcî, el-Müntekâ NI/82; Azimabâdi, age V/150) Ancak ne
sözkonusu Hadislerde hükmün dayanagının (illetinin) emniyet
olduğuna bir işaret vardır, ne de, öyle kabul edilse
dahi, bugünkü şartlarda yolculuk yapan kadının
mahremsiz emniyette olacağı söylenebilir. Nevevi'nin de dediği
gibi "her düşene bir kapan bulunur."(bk . Davudoğlu
VN/83) Dolayısı ile kadının yaşlı
olması da bu hükmü değiştirmez .Bu tür görüş
sahipleri, bir de Rasulüllah'ın (s.a.s.) vefatından sonra,
onun hanımlarının Osmân b. Affân ve Abdunahman b. Avf
gibi sahâbîlerle hacca gittiklerini delil gösterirler ama, bu da
hükmü değiştirmez; çünkü Rasulüllah'ın
hanımları "mü'minlerin anneleri" olmakla, onlar
onların mahremi olmuş olurlar. (Es-Sübkî age X/268; Davudoğlu
VN/84)
Bu konudaki "mahrem" den maksat ise: "mubah olan bir
yolla nikâhı kendisine ebediyyen haram olan erkek"tir.
"Ebediyyen haram olma" şartıyla kadının,
meselâ kızkardeşinin kocası, kendisinin mahremi
olmadığı anlaşılır. "Mubah bir yolla
nikâhının haram olması" şartı ise, mesela
zina yoluyla doğacak hürmet-i musâharenin, yolculuk için
mahremlik oluşturmayacağını anlatır.(bk. Halîl
Ahmed age VNI/302; Alî Kârî age. 37 )