Diyelim ki, bir uçurumdan aşağı yuvarlandığımızı korku ve dehşet içinde görüyoruz, ama ne kadar ilginçtir ki bunu ben, sen, o, diğeri, öbürü aynı anda ve aynı zamanda görüyor. Siz bu müşahede edilen şeye rüya diyebilir misiniz? Yahut tam aksine, beraberce eş zamanlı olarak yüce bir dağın doruğuna tüm zorluklarına katlanarak, tam düşecekken birbirimizin elini tutarak, ayağı kayana omuz vererek tırmandığımızı görüyoruz. Peki buna bir rüya diyebilir misiniz?
Demem o ki, görülen rüya bir kişiye ait olmaktan çıkmışsa aynı zamanda bir rüya olmaktan da çıkmıştır. ‘İkinci kişi’ fevkalade önemlidir. Eğer bir yolda size eşlik eden, gözlerini kısarak sizin baktığınız ufka bakan bir ikinci kişi varsa, görülen şey bir rüya olmaktan çıkıp ‘hakikat’e dönüşür. Buna karşın rüya görmekle hayal kurmak arasında, hakikatle yalan arasındaki kadar bir uzaklık söz konusudur. Dolayısıyla gördüğümüz şeyin bir hayal mi yoksa bir rüya mı olduğu, bizim yolda asude bir yolcu mu olduğumuz, yoksa pıtraklı tarlayı yol belleyen bir divane mi olduğumuzun resmini orta yere koyar.
Devamını oku from "AYNI RÜYAYI GÖRÜYORSAK, GÖRDÜĞÜMÜZ RÜYA DEĞİLDİR."