|
İSLAM
ANSİKLOPEDİSİ
MARAZ-I MEVT
İnsanın ölümüne sebep olan hastalık. Böyle bir hastalık insanı zayıflatır, ona ölüm korkusu verir ve ölümüne sebep olur. Maraz-ı mevte tutulan bir insanın hastalığıyla ölümü arasında sıhhat halinin olmaması lâzımdır. Eğer hasta sıhhata kavuşursa, hastalığı maraz-ı mevt olmaktan çıkar. Maraz-ı mevt'te olan kimsenin kendine ait bazı hukukî durumları vardır.
Hasta, kendisinde sürekli olarak ölüm korkusunu hissetmelidir. Bu hastalığın kabre götüreceği kanaati kendisinde hakim olmalıdır. Maraz-ı mevt halinde bulunan bir hastanın bir yıl içinde vefat etmesi lâzımdır. Böyle bir hastalığa mübtela olan erkekler dış işlerini, kadınlar iç işlerini yürütmekten aciz olmalıdırlar (Mecelle).
Böyle bir hastalığa tutulan, maraz-ı mevt halinde bulunan kimsenin hastalığını yatakta geçirmesiyle, ayakta geçirmesi arasında fark yoktur.
Bu şartlara göre; yerinden kalkmakta güçlük çeken, oturarak namaz kılması mazur görülen zayıf hastanın hastalığı maraz-ı mevttir. Hastalığın artması ve eksilmesi arasında bir fark yoktur. Böyle bir hasta bir yıl içinde vefat ederse maraz-ı mevt sayılır. Ölüm korkusu galib bir halde bulunan kimse maraz-ı mevt durumundadır. Denizin şiddetli dalgaları arasında kalan, savaş halinde kendisini düşmanların ortasında bulunan bir kimse maraz-ı mevt kabul edilir.
Hanbelilere göre; kısas için ölüme sevkedilenler, öldürülmesi âdet haline gelen esir ve mahpuslar, tauna tutulan hastalar, şiddetli deniz dalgaları arasında kalanlar, birbirine müsâvî iki topluluktan savaşa tutuşan kimseler maraz-ı mevt durumundadırlar.
Maraz-ı mevt halinde bulunan bir kimse malının tamamını vakf ve hibe edebilir. Bu durum mirasçısının olmaması halindedir. Eğer mirasçı varsa, malının ancak üçte birini vakf ve hibe edebilir.
Maraz-ı mevte mübtela olan insanın, kendi varislerinden birisine malını satabilmesi için, diğer varislerin buna rıza göstermesi gerekir.
Maraz-ı mevt halinde bulunan bir insanın nikâhı ve ikrar edilen mehri muteberdir. Maraz-ı mevt halindeki boşamalar da muteberdir. Maraz-ı mevt halindeki bir insan bir şeyinin olmadığını ikrar etse, ölümünden sonra başka bir insanda malının bulunduğu anlaşılsa mirasçılar bu mala sahip olmak için dava açabilirler.
Maraz-ı mevt halinde bulunan bir insan mirasçısı olmaması halinde malının tamamını başka birine hibe edebilir. Maraz-ı mevt halindeki bir kadının ikrar yoluyla bütün malını kocasına, kocanın da bütün malını karısına vermesi halinde Beytü'l-mal bu malda hiçbir hak iddia edemez. Mal kime verilmişse malın sahibi odur. Sıhhat halinde, malının hepsini bir yabancıya satan ve parasını alan kimse bu durumu maraz-ı mevt halinde ikrar etse ve açıklasa satış muteber olur.
Cemil ÇİFTÇİ