|
İSLAM
ANSİKLOPEDİSİ
HAMİLE
"Yüklü" manasına gelen, örfen ve hukuken "gebe kadın" anlamında kullanılan bir tabir.
Tıbben ve hukuken Hamileliğin asgarî müddeti altı aydır. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de, "Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye (emir) ettik. Anası zahmetle onu (karnında) taşıdı ve zahmetle doğurdu. (Ana karnında) taşınması ile sütten kesilmesi otuz aydır" (el-Ahkâf, 46/15), buyrulmuş ve hamilelik ile süt emzirme müddetlerinin toplam otuz ay olduğu ifade edilmiştir. Başka âyette ise: "anneler çocuklarını tam iki sene emzirirler" "Bu (hüküm) emzirmeyi, tamamlamak isteyenler içindir" (el-Bakara, 2/233), buyurulmuş ve emzirmenin iki yıl süreceği ifade edilmiştir. Böylece hamileliğin asgari süresinin altı ay olduğu Kur'ân-ı Kerîm'de açıkça belirtilmiştir.
İslâm Hukuku'nda hamileliğin en kısa süresi olan altı aylık süre dolmadan önce doğarı çocukların nesebi reddedilebilir. Altı ay dolduktan sonra doğacak çocuğun nesebi ise sabit olur.
Hamileliğin en uzun müddeti hakkında bir nass bulunmamaktadır. Mezhep imamları bazı olayları delil getirerek iki ile yedi yıl arasında değişen sonuçlara varmışlardır. Bu hususta tıp ilminin tesbitlerine güvenmek en uygun hareket tarzı olacaktır. Tıp ilminin verilerine göre hamileliğin en uzun müddeti on aydır.
Evliliğin sona erdiği zaman kadınların bir başka evlilik yapmadan önce mecbûren bekledikleri bir zaman vardır ki ona "iddet müddeti" denir. Eğer kocası ölen veya boşanan kadın hamile ise bunun bekleme süresi doğuma kadardır. Doğum yapar yapmaz bir başkasıyla artık evlenebilir.
Tıbbî verilere ve İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre hamile kadın, hayız görmez. Dolayısıyla hamile kadında kanama görülse bu hayız kanı olmayacağı için kadın namaz ve oruçla mükelleftir. Özürlü (müstehâze)lerin hükümlerine tabi olarak abdestli olmak şartıyla namaz kılabilir, Kur'ân'a dokunabilir,, Kur ân okuyabilir, camiye girebilir.
Hamile doğum yapar yapmaz artık nüfesa (lohusa) olur. Kan kesilip gusl edince normal hükümlere tabi olur ve dinî vecîbelerini îfa eder.
Orhan ÇEKER