|
İSLAM
ANSİKLOPEDİSİ
ÂCİR
Kiraya veren, kira akdinde kiralananın sahibi, iş akdinde işçi anlamına gelen bir terimdir. Âcir, kira veya iş akdinde akdi yapan tarafı ifâde eder. İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre icâre* akdinin rükünleri; icap,* kabul*, akdin tarafları ve akdin konusu yani menfaat ve ücret olmak üzere dört tanedir. Hanefilere* göre ise, yalnız icap ve kabul rükün olup, diğerleri akdi * tamamlayan şartlardır. Akdi yapanlar âcir (mûcir) ile müstecir (kiracı) dan ibarettir. Akdi yapan tek kişi olabileceği gibi bir topluluk da olabilir. Mesela, bir köy halkı bir öğretmen veya bir imam yahut bir müezzin tutsa, bunlar hizmet yapınca ücretlerini köy halkından isterler.
Kira akdinin meydana gelmesi için akdi yapanların akıllı* olması gerekir. Bu yüzden akıl hastasının veya temyiz kudretine sahip olmayan küçüğün yapacağı kira akdi geçerli olmaz. Hanefîlere göre, velisi izinli olan mümeyyiz* küçüğün, aldanma (gabn*) olmayan bir ücret karşılığında yapacağı kira akdi geçerlidir. Şâfiîler* ise böyle bir kira akdini mutlak olarak geçersiz sayarlar. Ancak böyle bir akit yapılmışsa kiraya veren kira bedeline hak kazanır. Eğer mümeyyiz küçük, kiraya vermeye izinli değilse, akit velisinin icâzetine* kadar askıda kalır. Çocuğun şahsı veya malı üzerinde velî olan kimsenin yapacağı kira akdi geçerlidir. Çocuk, kira süresi bitmeden önce büluğ* çağına girerse, akit, süre sonuna kadar devam eder. Ancak velîsi, çocuk üzerinde iş akdi yapmışsa, bu akit büluğ ile sona erer.
İcâre akdi taraflarının -eğer erkekse- mürted* olmaması gerekir. Çünkü mürtedin mâlî tasarrufları askıdadır. İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'e göre ise mürtedin tasarrufları geçerlidir, (el-Kâsânî, Bedâyetu's-Sanâyi, IV, 176-179; el-Fetâvâ-i Hindiyye,IV, 410-411; el-Mevsûatü'l-Fıkhıyye, Kuveyt 1980, I, 258, 259; Muhammed Ebû Zehra, Usulü'l-Fıkh, s. 331-332; İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, IV, 400 vd.; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, s. 128-129. Geniş bilgi için bk. İcâre).
Hamdi DÖNDÜREN