c. (4.-6.) Yaşlar
İlk
çocukluk devresinin ikinci bölümünü oluşturan 4 ilâ 6 yaşlan arasında kalan
devrede, çocuk yine birtakım iniş çıkışların tesiri altındadır. Ne var ki,
inatçılık dönemi atlatıldıktan sonra, çocukta "biz" kavramı yavaş
yavaş teşekkül ederek, sosyalleşmeye doğru adım atılacaktır. Çocuk
"biz" derken, anne baba, kardeşler ve yakın akrabalarını kasdetmektedir.
Yardımlaşma duygularının gelişmesiyle,(24) çevreye karşı da açık bir nitelik
kazanacaktır. Arkadaşlarıyla pek iyi geçinemese bile, arkadaşlık etmek, onun için
en önemli olaylardan biridir.
Çocukta bu olumlu gelişmelerin yanı sıra,
birtakım olumsuz yönler de göze çarpmaktadır. Bu yaştaki her çocukta, sık sık
61çüyü kaçırma hareketlerine rastlanır. Gövde hareketlerinde ölçüyü kaçırır;
vurur, tekmeler, tepinir. Konuşmasında ölçüyü kaçırır, küfürleri, ayıp
sözleri özellikle başkalarının yanında söyleyerek, üstünlüğünü ispatlamaya
çalışır. Aynı şekilde, kişisel ilişkilerinde de ölçüyü kaçırır;
çevresindekilere buyruk vermeye ve hükmetmeye özenir, kısıtlamalara ve kurallara
karşı çıkar. Bu yaşta hayal gücünde de büyük bir gelişme vardır. Çocuk,
gerçek ile hayâli çoğu zaman birbirine karıştırır. Bu yüzden kafasında kurduğu
hayalleri gerçekmiş gibi anlatır ve bu da annesi tarafından yalancılıkla
suçlanmasına sebep olur.(25)
Dört yaşındaki çocukta mülkiyet duygusu
yoktur. Egosantrik duyguların tesiriyle, gördüğü her şeyin kendisine ait olduğuna
inanır.(26) Bunun bir sonucu olarak, komşusunun evinde oynadığı oyuncağı, giderken
evine götürmek ister. Çünkü, ona göre bir şeyi ele almak ile, ona sahip olmak aynı
şeydir.
Dinî inancının canlılık kazanması, bu
yaşın önemli özelliklerinden sayılmaktadır.(27)
Dördüncü yaştan sonra, ilk çocukluk
devresinin düğüm noktası olarak nitelendirilen beşinci yaş, aile ve çocuk
açısından "altın yaş" olarak bilinmektedir. Kendine güveni arttığı
için, eskisine oranla daha serin kanlı, daha yumuşak, daha anlayışlı ve
başkalarıyla ilişkilerinde daha uyumludur. Genellikle becerebileceğini sezdiği
işlere girişir ve bu yüzden de giriştiği işlerde başarı sağlar. Dört yaşındaki
çocuğun bocalamalar içinde olmasına karşılık, beş yaşındaki çocuk, tutarlı ve
kararlıdır. Dört yaşındaki bir çocuk, yapmakta olduğu resmin, bitinceye kadar ne
resmî olduğunu bilmediği halde, beş yaşındaki çocuk, ne yapacağını önceden
tasarlar ve bu tasarıyı gerçekleştirmeye çalışır. Başladığı şeyi bitirmek
ister; yaptığı işi nerede bitirmesi gerektiğini bilir. Davranışlarını kontrol
edebilir.(28)
İçinde bulunduğu yer ve zamanla sınırlanan
dünyası ona yeterlidir. Hayal gücünü kullanmaz. Nesneleri, kullanışlılık
açısından tanımlar: "Kuyu, kazmak içindir."; "Dondurma, yemek
içindir." gibi . Ne çevresiyle ne de kendisiyle çatışma halinde değildir. Üç
yaşlarındayken gösterdiği uyumu, bu yaşta daha üst düzeyde olmak üzere yine
gösterir. Annesi hâlen onun için her şeydir. Ona yakın olmayı, ona yardım etmeyi,
onu sevindirmeyi ister.(29) Dolayısıyla, beş yaşından itibaren, çocuğun kalbine
hitabetmek ve ondan annesinin hoşuna gidecek davranışları istemek mümkündür.(30)
Zikredilen bu olumlu davranışlar yanında,
yine de çocuk çevresine bağımlıdır, güçsüzdür. Dolayısıyla bakılmak, korunmak
ve kollanmak ister. Hızlı bir zihin ve dil gelişmesi vardır; sürekli deneme ve
öğrenme içindedir. Ancak zekâ ve zihnî gelişmesi tamamlanmamış olduğundan,
realiteleri, olayları, hayal gücüyle ve birtakım korkularıyla çarpıtabilir.
Gördüklerini ve duyduklarını eksik idrak ettiği gibi; yanlış bir şekilde de
yorumlayabilir.
Zaman kavramı henüz lâyıkıyla gelişmemiş
olup, düşüncelerini ve duygularını oyun vasıtasıyla ifade etmeye meyillidir. Bu
yaşlarda da düşüncesi, müşahhas olan (görülebilen) şeylere yöneliktir.
Canlı cansız ayrımı yoktur; canlı olarak
kabul etiği bebeğiyle konuşur, dertleşir; ayağına çarpan ve canını acıtan bir
eşyaya ise gayet rahat bir şekilde kızarak onu azarlar.(31)
Bütün bunların yanında denebilir ki, beş
yaşındaki çocuk her yönden denge içindedir. Kendi kendine yeterliliği ve çevre ile
uyumu vardır. Kendine güvenir ve aynı zamanda karşısındakilerle de baş kaldırmadan
uzlaşabilir. Dikkatli, anlayışlı, sezgi ve algılarında güçlüdür. Nâzik,
düşünceli ve cana yakındır. Kısacası, beş yaşındaki çocuk, çevresine sevinç
getiren bir varlıktır.(32)
Son çocukluk dönemine geçmeden önce, genel
anlamda ilk çocukluk yıllarını özetleyici bilgilere ve bu yıllardaki dinî
gelişimin durumunu belirleyen ifadelere yer vermek yararlı
olacaktır.
Aşağı yukarı 2. yaştan başlayarak 5-8.
yaşlara kadar süren döneme "oyun çağı" da denmektedir. Bu yaşlarda
büyüme ve fizyolojik süreçler kararlılık kazanmış olup, çocuk kendi başına
oynayabilecek ve bazı işleri yapabilecek duruma gelmiştir. Bu yaşlardaki çocuklar,
rahatça yürüyebilmekte, koşabilmekte ve konuşabilmektedir. Ayrıca, kendi kendine
yemeyi, giyinmeyi, cinsiyet farkını, sevmeyi, sevilmeyi ve sevgiyi paylaşmayı da
öğrenmiştir. (33)
İlk çocukluk yıllarındaki çocuklarda
başkalarına benzeme ve büyükleri taklit etme arzusu da görülmektedir. Kız çocuğu
anneye, erkek çocuğu babaya yardımcı olmak, onların işini benimsemek gibi
özellikler göstermektedir. Kız çocuklar için anneler, erkek çocuklar için de
babalar en güçlü ve en başarılı insanlardır.(34)
Bu yıllara dinî gelişim yönüyle bakılacak
olursa; Bu çağdaki çocukların zekâsı henüz mücerred (=görünmeyen) kavramları
anlayacak seviyede gelişmediği için, çocuğun, dinî eğitimde kullanılan kelimelerin
çoğunu anlayamadığı görülecektir. Bazı kelime ve cümleleri papağan gibi
tekrarlayabilir; fakat bunlar, onun için henüz bir şey ifade etmemektedir. Egosantrik
duygular tesiriyle, dine olan alâkası da egosantriktir. Duâ, çocukça arzuların
yerine getirilmesi için baş vurduğu bir yoldur. Allah'ı ise, tıpkı anne-babası
gibi, bir şey isteyince yerine getirecek bir kimse olarak düşünmektedir.(35) İlk
çocukluk yıllarında, çocukların dinî hikayelerden oldukça etkilendikleri ve bu
yaşlarda dine karşı büyük bir ilgi ve istek duydukları da tespit edilmiştir.
Ayrıca, zihnî ve ruhî gelişmenin imkanlarına dayanarak yaratıcı gücün mahiyetini
araştırma denemelerine giriştikleri bu yaşlar, çocukların kendilerine
anlatılanlardan da kolayca etkilendikleri bir dönemdir. (36)
24. Tuncel Altınköprü,
Çocuğun Başarısı Nasıl Sağlanır, İst. 1979, s. 58.
25. Dodson age, s. 94 vd.; Fevzi Samuk, agt. s. 10.
26. Rasim Adasal, Medikal Psikoloji, İst. 1977, s. 122.
27. Yavuz, age, s. 41; Yavuzer, age, s. 140.
28. Sandström, age, s. 41; Yavuzer, age, s. 140.
29. Dodson, agc, s. 96.
30. Jacquin, agc, s. S4.
31. Samuk, agt, s. 11.
32. Dodson, age, s. 97.
33. Baymur, age, s. 57.
34. Ayhan, age, s. 201.
35. Özbaydar, age, s, i2.
36. Bk. Yavuz, age, s. 71; Yavuzer, age. s. 150-151.
Dr.Mehmed Emin Ay