389. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Mâlik.
390. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“iman bakımından müminlerin en mükemmeli, ahlâkça en güzel olanlar ve ailesine en güzel davrananlardır.”
Aişe radıyallahu anha. Tirmizî.
391. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kıyamet günü, müminin terazisinde, güzel ahlâktan daha ağır bir şey yoktur. Allah teâlâ, çirkin konuşan ve ne konuştuğunu bilmeyenlerden nefret eder.”
Ebû Derda radıyallahu anh. Tirmizî.
392. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“içinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde mevki bakımından bana en yakın olanlarınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır.
En nefret ettiklerim ve kıyamet gününde benden en uzak olanlarınız ise, gevezeler, lafazanlar ve yüksekten atanlardır. Onlar büyüklük taslayan kimselerdir.”
Câbir radıyallahu anh. Tirmizî.
393. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Haya îmandandır, îman ise cennettedir. Utanmazlık cefadandır, cefa ise cehennemdedir.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
394. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Haya ve gerekeni konuşmak îmanın, açık saçık ve lüzumsuz konuşmak ise münafıklığın kısımlarındandır.”
Ebû Ümâme radıyallahu anh. Tirmizî.
395. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Geçmiş peygamberlerin, sonraki insanlara ulaşan sözlerinden birisi de şudur:
“Utanmadıktan sonra ne istersen yap!”
Ebû Mesûd radıyallahu anh. Buhârî.
396. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem örtüsü içindeki bakire kızdan daha fazla haya sahibiydi.
Hoşlanmadığı bir şey gördüğü zaman, biz onu yüzünden anlardık.
Ebû Saîd radıyallahu anh. Buhârî.
397. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Merhamet edenlere Rahman da merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.”
İbn Amr radıyallahu anh. Tirmizî.
398. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, torunu Hasanı öptü.
O sırada bir adam:
“Benim on çocuğum var, daha bugüne kadar hiçbirini öpmedim,” dedi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona baktı ve sonra şöyle buyurdu:
“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz!”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
399. Bir bedevi, Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme gelip dedi ki:
“Siz çocuklarınızı öpüyorsunuz, biz öpmeyiz.”
Şöyle buyurdu:
“Allah sizin kalbinizden merhameti çıkarmışsa ben ne yapabilirim ki?”
Aişe radıyallahu anha. Buhârî.
400. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah, mahlukatı yaratınca, Arş üstünde bulunan kitabına şunu yazdı:
“Merhametim öfkemi geçmiştir.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
401. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allahın yüz merhameti vardır. Bir tanesini yeryüzüne indirmiştir ki, cinler, insanlar, hayvanlar ve zararlı sürüngenler aralarında onun sayesinde birbirlerine acıyıp merhamet ederler. Yabanî hayvanlar, onunla yavrularına şefkat gösterirler.
Geride kalan doksandokuz merhametini kıyamet gününe ertelemiştir ki, âhirette kullarına onunla davranacaktır.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
402. Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme esirler getirildi. Aralarında memeleri sütle dolmuş bir de kadın vardı, esirler arasında bulduğu bir çocuğu kapıp bağrına bastı ve onu doyasıya emzirmeye başladı.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Ne dersiniz, bu kadın, bu çocuğunu ateşe atar mı?”
“Hayır, vallahi atmaz!” dediler.
“Allahın kullarına olan şefkati, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden daha çoktur.”
Ömer radıyallahu anh. Buhârî.
403. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Günahkâr bir kadın, sıcak bir günde, dilini dışarı çıkarmış susuzluktan soluyan bir köpek gördü. Hemen ayakkabısını çıkararak kuyudan su çekti, ona içirdi.
Bu sebeple Allah onu bağışladı.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
404. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Bir kadın, kedi yüzünden cehenneme girdi. Kediyi eve hapsetmiş, yiyecek bir şey vermemiş, üstelik gidip yiyecek araması için onu serbest de bırakmamıştı.”
İbn Ömer radıyallahu anh. Buhârî.
405. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Müminler, birbirlerini sevmekte, merhamet etmekte, şefkat göstermekte tek vücut gibidirler. O vücudun bir organı rahatsız olursa, diğer organlar da acı çekip uykusuz kalır.”
Nûman radıyallahu anh. Buhârî.
406. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kişi, müslüman kardeşini severse, onu sevdiğini kendisine bildirsin.”
Mikdam radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
407. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Sevdiğini ölçülü sev! Çünkü o, bir gün nefret ettiğin kişi olabilir.
Nefret ettiğinden de ölçülü nefret et! Çünkü o, bir gün sevgili dostun olabilir.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
408. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Yumuşaklık, bulunduğu şeyi süsler, bulunmadığı şeyi ise çirkinleştirir.”
Aişe radıyallahu anha. Müslim.
409. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Beni, Allahın bana verdiği mevkiden daha yukarı çıkartmanızı istemiyorum. Ben, Abdullahın oğlu Muhammedim. Allahın kulu ve elçisiyim.”
Enes radıyallahu anh. Rezîn.
410. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Kıyamet gününde Allah teâlâ şöyle buyuracak:
“Celâlim hakkı için, birbirlerini sevenler nerede? Bugün onları, gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı şu anda, gölgemde gölgelendireceğim.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.
411. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allah teâlâ buyurdu:
“Benim rızam için birbirlerini sevenlere, birbirlerini ziyaret edenlere ve birbirlerine ikram edenlere muhabbetim vacip olmuştur.”
Ebû idris radıyallahu anh. Mâlik.
412. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Amellerin en üstünü, Allah için sevmek, Allah için nefret etmektir.”
Ebû Zer radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
413. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Allahın kullarından birtakım insanlar vardır ki, ne peygamberdirler ve ne de şehîddirler. Lâkin Allah katındaki mevkilerinden dolayı, onlara, hem peygamberler, hem de şehîdler gıpta edeceklerdir.
Onlar, akraba olmadıkları ve maddi yönden hiçbir çıkarları da bulunmadığı hâlde, birbirlerini yalnız Allah için sevenlerdir.
Vallahi, onların yüzleri nurdur, şüphesiz onlar nur üzere olacaklardır. insanlar korktukları zaman onlar korkmayacak, üzüldükleri zaman onlar üzülmeyeceklerdir.”
Sonra şu âyeti okudu: “Haberiniz olsun. Allahın velîleri var ya, onlar için ne korku vardır ve ne de mahzun olacaklardır.”
Ömer radıyallahu anh. Ebû Dâvud.